Bu sayımızda inşaat projelerinde cephe tasarımı ve cephe maliyeti konusunu derinlemesine ele aldık. Cephe sistemlerinin tasarım sürecinden maliyet yönetimine kadar pek çok kritik soruya yanıt bulmak için Falkon Cephe Proje Müdürü Ömer Faruk Aktaş ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Cephe maliyetlerini etkileyen faktörlerden doğru malzeme seçimine kadar 19 soruda tüm detayları sizler için derledik.
İnşaat Hesabı Dergisi: Ömer Faruk Bey, öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Cephe sektöründeki tecrübeleriniz, uzmanlık alanlarınız ve Falkon Cephe’deki göreviniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Ömer Faruk Aktaş: Öncelikle derginizin kıymetli okuyucularına selamlarımı iletirim. İsmim Ömer Faruk Aktaş, aslen Manisa Alaşehirliyim, doğma büyüme İstanbul’da yaşıyorum. Matbaacılıkla uğraşan bir esnafın 6 çocuğundan 4’üncüsü olarak dünyaya geldim. Eğitim hayatım İstanbul’da geçti. Mühendislik eğitimimi de aynı şekilde İstanbul Üniversitesinde aldım. Bunun yanında sosyal faaliyetler, fakülte futbol takımı, gençlik çalışmalarında aktif olarak görev aldım. Hali hazırda evli ve 1 kız babasıyım.
2014 yılında aynı fakülteden mezun olduğum bir tanıdığım vesilesiyle Falkon Cephe’de çalışmaya başladım. Kendisi firma ortaklarından biriydi. Yaklaşık 5 yıl birlikte çalıştıktan sonra ortaklıktan ayrılsa da ben nisan ayı itibarıyla Falcon Cephe’de 11. yılımı doldurmuş olacağım.
Falkon Cephe’de sırasıyla her türlü kademede görev aldım diyebilirim. İlk zamanlarda malzeme tedariği, şantiyelere malzeme temini işleriyle ilgilenip sonrasında 5 yıl kadar şantiye şefliği, muhtelif sürelerde proje sorumlusu, teklif birimi gibi tüm kademelerde görev alıp 2022 nisan ayından beri de şu anda yürütmekte olduğum Proje Müdürlüğü pozisyonunda çalışmaktayım.
İnşaat Hesabı Dergisi: Cephe tasarımı ve seçimi bir binanın toplam maliyetini ne ölçüde etkiler? Doğru sistem ve malzeme seçimiyle maliyetleri optimize etmek mümkün mü?
Ömer Faruk Aktaş: Elbette, tasarım cephe maliyetlerini etkileyen en önemli unsur diyebiliriz. Günümüzde satış ve pazarlama süreçleri göz önünde bulundurulduğunda herkes hem iç mekânda alanların ne derece kullanışlı olduğunu hem de bina dışının görselliğini göz önünde bulunduruyor. Bu da bina yapım süreçlerinde dikkate alınması gereken bir kriter olarak öne çıkıyor. Maliyetler tasarıma bağlı olarak değişiklik gösterse de uzun vadede bakım ve onarım gerektirmemesi açısından değerlendirildiğinde ayrıca ısı yalıtımı ve diğer etkenler göz önünde bulundurulduğunda cephe sistemlerinin seçimi bir avantaj olarak ön plana çıkıyor.
İnşaat Hesabı Dergisi: Strüktürel silikon cephe, transparan cephe, klasik kapaklı cephe gibi farklı cephe sistemleri olduğunu biliyoruz. Bu cephe sistemlerinin maliyetleri arasında ne gibi farklar var? Bir projeye en uygun cephe sisteminin belirlenmesi süreci nasıl işliyor?
Ömer Faruk Aktaş: Temel olarak cam giydirme olarak üç tür cephe sistemi vardır. Sizin ifade ettiğiniz cephe sistemleri “Stick Cephe” olarak adlandırdığımız “Çubuk Cephe Sistemleri”ni oluşturur. Bunun yanında bir de “Panel Cephe” dediğimiz sistemler vardır ki bunların ayrı bir üretim ve montaj süreçleri vardır. Klasik stick sistemlere göre en az 3-4 kat daha pahalıdır. Son olarak transparan cephe sistemi olarak adlandırılan “Planer Cephe” sistemi vardır. Biz burada “stick cephe sistemini” açıklamış olacağız.
Bizim konumuz olan “stick cephe” sistemleri de kendi içinde 3 alt gruba ayrılır. Esasında temel olarak aynı olsalar da son bitiş aşamasında derz noktalarında kullanılan, silikon, kapak veya hem silikon hem de kapak profillerinin kullanıldığı (yarı kapaklı) malzemeye göre isimlendirilmiş olurlar. Bu sistemler bina döşemesinin dışında bağımsız olarak döşemeden döşemeye ankrajlanarak çalıştığı için özgün bir tasarım imkânı sunar. Genel olarak 50 mm genişlikte ve statik gereksinime göre değişen ölçülerde derinliklerde yatay ve düşey profiller atölye ortamında imal edilir. Şantiyede döşemelere ankrajlar çakıldıktan sonra bu düşey ve yatay profiller mimari projeye göre monte edilir. Kat aralarına gelen bölgelerde (spandrel bölgeler) tava galvanizi ve taş yünüyle yalıtım sağlanır. Sonrasında kenar yalıtımları, EPDM membranlar ile su yalıtımları sağlanır. Sonrasında projeye ve müşteri tercihine göre özellikleri belirlenen cam fabrikasında imal edilmiş olan ısı camların montajı yapılır. Bu camların montajından sonra ilk başta bahsettiğimiz şekilde derz noktaları silikon ile doldurulursa silikon cephe, kapak profili ile sisteme sabitlenmesi sağlanır ise kapaklı cephe olarak adlandırılır. Genel olarak bina ısı geçirgenliğine en fazla katkıyı sağlayan sistem “Kapaklı Cephe”dir. Fakat mimari tasarımda bazen bu kapak profillerinin görülmesi istenmediği için “Silikon Cepheler” tercih edilebiliyor.
Maliyet olarak aralarında çok asgari farklar söz konusu olduğu için bu tamamen tasarıma bağlı olarak tercih edilen bir husustur.
İnşaat Hesabı Dergisi: Cephe maliyetlerinde en büyük payı hangi unsurlar oluşturuyor? (Malzeme, işçilik, tasarım süreci, montaj vb.)
Ömer Faruk Aktaş: Cephe maliyetlerinde 2020 yılına kadar bir oran söyleyecek olursak, %50-55 malzeme, %10-15 işçilik, %30-35 genel gider ve kâr söz konusuydu. Fakat 2020 yılından sonra artan işçilik ücretleriyle birlikte %50-55 malzeme, %25-30 işçilik, %20-25 düzeyinde genel gider ve kâr durumu oluştu. İşçilik son yıllarda yaklaşık 2,5-3 kat bir artış gösterdi. Bu artış nispi olarak son tüketiciye yansısa da genel olarak kârlılıklarda azalma olarak ortaya çıkmış durumdadır.
Cephe maliyetinde en önemli kalemi malzemeler oluşturmaktadır. Seçilen malzemenin niteliğine bağlı olarak cephe maliyeti artış göstermektedir. Örneğin bir projede 40 $ civarında da bir cam kullanabilirsiniz, 120 $ civarında da kullanabilirsiniz. Bu tamamen proje bütçesiyle alakalı bir durum. İşveren talebi ve bütçeye göre en uygun seçenekleri ortaya koyup buna göre proje süreçlerini yürütüyoruz.
İnşaat Hesabı Dergisi: Alüminyum doğrama ve cephe sistemlerinde fiyatları etkileyen temel faktörler nelerdir? Örneğin, alüminyum fiyatlarındaki dalgalanmalar proje maliyetlerine nasıl yansıyor?
Ömer Faruk Aktaş: Temel faktör daha önce belirttiğimiz gibi malzeme maliyetleri olarak ön plana çıkıyor. Alüminyum fiyatları LME kuru dediğimiz Londra’daki metal borsasına göre fiyatlanıyor. Temel bir ton değeri üzerine buradaki profil üreticisi firmalar işçilik maliyetlerini ekleyerek satışa sunuyor. Alüminyum profiller kilogram bazlı satıldığı için tüm sistem üreticisi firmalar daha düşük kilogramda fakat daha yüksek dayanımlı ve ısı yalıtımı sağlayan profil sistemleri için Ar-Ge çalışması yapıyorlar. Bunun yanında LME borsası küresel borsalar ve küresel para birimlerine endeksli hareket ettiği için ülkemizdeki kur dalgalanmaları haliyle iç pazardaki tüketiciye maliyet artışı olarak yansımış oluyor.
İnşaat Hesabı Dergisi: Cephe sistemlerinde ısı yalıtımı ve enerji verimliliği sağlamak maliyeti artırır mı? Uzun vadede işletme maliyetleri açısından nasıl bir getiri sağlar? Müşterileriniz cephe seçiminde bu tür hususları ne ölçüde talep ediyorlar?
Ömer Faruk Aktaş: Cephe sistemleri elbette klasik bir bina kabuğuna göre daha maliyetli bir uygulama olarak ortaya çıkıyor. Fakat tasarımın getirdiği görsellik, uzun vadede bakım ve onarım gerektirmemesi, satış pazarlama süreçlerindeki katkısı, enerji ve ısı kayıplarının önlenmesi gibi hususlar göz önüne alındığında başlangıç maliyetleri yüksek olsa da uzun vadede bu maliyeti absorbe edici nitelikte uygulamalar olarak karşımıza çıkıyor.
Genellikle iş merkezi ve ofis binalarında bu tür cephe kaplamaları talep edilse de nitelikli ve marka konut projelerinde, okul, hastane ve diğer kamu binalarında bu sistemler yoğunlukla tercih edilmektedir.
İnşaat Hesabı Dergisi: Dış cephe sistemlerinde kullanılan kompozit paneller, terracotta ve cam gibi malzemeler arasında maliyet ve dayanıklılık açısından nasıl bir kıyaslama yapabilirsiniz?
Ömer Faruk Aktaş: Cephe kaplamalarında tasarıma bağlı olarak “sağır yüzeylerde” çeşitli kaplamalar söz konusudur. Bunları kısaca sıralayacak olursak; alüminyum kompozit panel, seramik, sinterflex, kompakt panel, board paneller, GRC fibrobeton paneller, terra cotta, boardex, mantolama vb. kaplamalar kullanılmaktadır. Bunların maliyetleri birbirine göre farklılık gösterse de temelde mantolama hariç mekanik sistemler olarak öne çıkmaktadır. Tümünde bir alt yapı ve ankraj sistemi olup, sonrasında ısı izolasyonu sağlanır, en son aşama olarak da tercih edilen dış kabuk kaplaması yapılmaktadır. Ortalama olarak sağır yüzey kaplamaları cam giydirme cephelerin yarı maliyetinde denilebilir. Mantolama ise bunlardan tamamen ayrı olarak en uygun maliyetli cephe kaplaması olarak karşımıza çıkmaktadır. Cam giydirme cephelere göre ortalama 4 kat daha ekonomiktir.
İnşaat Hesabı Dergisi: Bir projede hem estetik hem de ekonomik çözümler sunmak mümkün mü? Cephe tasarımında bu denge nasıl sağlanıyor?
Ömer Faruk Aktaş: Estetiğin göreceli bir kavram olması bu konuda net bir cevap vermemizi zorlaştırıyor. Örneğin yıllardır bu mesleğe emek vermiş birisi olarak vizyon bir görünüm beni memnun ederken bazen işverenler daha az vizyon talep edip daha çok sağır yüzeyler arzu ediyor. Burada sağır yüzeyler maliyet olarak daha uygun olduğu için estetik olarak ekstra bir dokunuşa imkân verebiliyor fakat hem yüksek maliyetli bir cam cephe uygulamasını gerçekleştirip hem de üzerine ikincil dekoratif uygulamaları (güneş kırıcılar, meshler, dekoratif alüminyum paneller vb.) düşündüğünüzde haliyle maliyetler de katlanmış oluyor.
Yangın Güvenliği ve Maliyet
İnşaat Hesabı: Yangına dayanıklı cephe sistemleri, standart sistemlere kıyasla ne kadar maliyet farkına sebep oluyor? Ayrıca Bolu Kartalkaya’daki yangın, yangına dayanıklı cephe konusunda sizce bir farkındalığa sebep oldu mu?
Ömer Faruk Aktaş: Tabii, öncelikle Bolu’daki elim olayda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet ve yakınlarına başsağlığı dileyerek sözlerime başlamak isterim. Elbette arzumuz bu tür olayların son olması, bir daha olmaması. “Bir musibet bin nasihatten yeğdir” der eskiler fakat toplum olarak böyle bir musibet yaşamadan gereken dersleri çıkarmamız gerekiyor. Bolu yangını esasında cephe kaplaması olarak dış cephede uygulanan doğal ahşaplar sebebiyle yayılmış olsa da teknik olarak iç mekânda yönetmelik gereği alınması gereken yangın tedbirlerinin alınmaması sebebiyle böyle elim bir hadiseye dönüşmüştür. Ülkemizde bu hadiseden 2 yıl önce Maraş depremini yaşamıştık. Bu hadisede de binlerce insanımız hayatını kaybetti. Burada problemin kaynağını doğru tespit etmek gerekir diye düşünüyorum. Siz devlet ve kamu olarak istediğiniz kadar en doğru yönetmeliği çıkarsanız da sahada bunu denetleyecek, denetlediğinde gerekli yaptırımı uygulayacak irade olmadığında bu tür vakaların önüne geçilemiyor maalesef. Bu hususta herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekiyor. Ez cümle her ne pahasına olursa olsun, insan hayatı her şeyden kıymetlidir. Bunun için de alınması gereken her türlü yangın tedbiri ve diğer tedbirler alınmalıdır. Bunun için de teftiş ve kontrol mekanizmaları çalıştırılıp hiçbir müsamaha göstermeden gerekli yaptırımlar uygulanmalıdır.
İnşaat Hesabı Dergisi: Türkiye’deki yangın yönetmelikleri cephe tasarımı ve malzeme seçimlerini nasıl etkiliyor? Yönetmelik gereklilikleri nedeniyle daha yüksek maliyetler oluşuyor mu?
Ömer Faruk Aktaş: Türkiye’de yönetmelik anlamında tüm dünyada ve Avrupa’da asgari standartlar neyse ülkemizde de aynı yönetmelikler geçerlidir. Özellikle kamu ve hastane binalarında, yeni nesil nitelikli konut ve iş merkezlerinde bu hususlara azami dikkat ediliyor. Seçilen malzemeler yanmaz veya yangına dayanımlı olarak planlanıp buna göre bir bütçe oluşturuluyor. Haliyle normal cephe kaplamalarına göre bu tür nitelikli malzemeler ilave maliyetler oluşturuyor. Fakat uzun vadede herhangi bir afet durumunda hem yapının daha az zarar görmesini hem de bundan çok daha önemlisi “insan hayatının korunması” noktasında önemli bir görevi icra ediyor.
İnşaat Hesabı Dergisi: Alüminyum kompozit panellerde yangın sınıflandırmaları (A1, A2, B vb.) cephe sistemlerinde nasıl bir maliyet farkına sebep oluyor?
Ömer Faruk Aktaş: Alüminyum kompozit paneller temel mantık olarak her iki tarafında 0,5 mm alüminyum levhanın bulunduğu, iki aluminyum tabakanın arasında 3 mm kalınlığında yangın sınıfına göre polietilen ya da mineral dolgulu, dış kaplama kısmında tercihe göre standart renklerde PVDF boyalı veya ahşap desenli bir sağır yüzey kaplama malzemesidir. Yangın sınıfı olarak 3 çeşidi vardır. A2, B1 ve B2.
B2 yangın sınıfındaki kompozitler en uygun maliyetli olan ürün olarak karşımıza çıkar. Yangın dayanımı yoktur. Ülkemizde sıklıkla kullanılır.
B1 yangın sınıfı ürünleri yangına dayanımlı olarak tanımlanır. Alevin yayılmasını önleyici bir yapıdadır.
A2 yangın sınıfı ürünler ise en üst düzey korumayı sağlar. 3 mm’lik orta tabakasında doğal madenlerden elde edilen yanmaz mineral dolgular kullanılır. En yüksek maliyete sahip üründür.
Burada dikkat edilmesi gereken husus, tüm kompozit kaplama sistemlerinde alt yapı ve yalıtım aynı şekilde kullanılır. Sadece son kaplama malzemesi farklılık gösterir. Maliyet olarak B2 sınıfıyla A2 sınıfı bir kompozit panel arasında ortalama olarak %60 fiyat farkı vardır.
Cephe Montajı ve İşçilik Maliyetleri
İnşaat Hesabı Dergisi: Cephe sistemlerinin montaj süresi ve işçilik maliyetleri proje bütçesini ne kadar etkiliyor? Prefabrik çözümlerle işçilik maliyetlerini azaltmak mümkün mü?
Ömer Faruk Aktaş: İşçilik maliyetleri ülkemizde asgari ücret ve kur artışına bağlı olarak haliyle yükselmiş durumdadır. Montaj sürelerinin azalması işçiliğe olumlu manada etki etse de genellikle montaj işlerinin götürü bedelle yapılıyor olması bu manada maliyetlere çok olumlu anlamda etki etmiyor. Bir cephe kaplama projesinde maliyetin %25-30’luk kısmını işçilik giderleri oluşturuyor. Bunun yanında sigorta maliyetleri, yemek, kamp giderleri, personel iş elbisesi ve iş güvenliği ekipmanları ayrı bir gider kalemi oluşturuyor. Ayrıca iş sürekliliğinin sağlanmaması, personellerin çok fazla yer değiştirmesi, işten ayrılması ve yeni gelen personelin işe adaptasyonu bu maliyetlerin artışına sebebiyet veriyor.
İnşaat Hesabı Dergisi: Yüksek katlı binalarda cephe montajı yaparken ek maliyet getiren faktörler nelerdir? (Vinç kullanımı, güvenlik önlemleri, işçilik süresi vb.)
Ömer Faruk Aktaş: Bizim işimiz büyük ölçüde dış cephede olduğu için maliyetimizin bir kısmını da bu tür ekipmanlar oluşturuyor. Önceki yıllarda bina iskelesi ve bölge bölge ahşap kalasların kullanıldığı süreçlerden şimdi tamamen güvenlikli, içinde merdivenleri ve korkulukları olan metal iskelelerde çalışmalar yapılıyor. Bina yüksekliği ve mimarisine bağlı olarak ayrıca “dış cephe platformu” diye adlandırdığımız makineler kullanıyoruz. Bunun yanında işçilikleri hızlandırmak ve yatay düşey taşıma diye tabir ettiğimiz işleri ortadan kaldırma adına tüm yükleme ve boşaltmaları vinç yardımıyla yapıyoruz. Bu hem işçiliğin çok kıymetli olduğu günümüzde zaman tasarrufu sağlıyor hem de malzemelerin indirilip bindirilmesi esnasında zarar görmesini en aza indirmiş oluyor.
İnşaat Hesabı Dergisi: Türkiye’de cephe montajı konusunda yaşanan en büyük maliyet sorunları nelerdir? İş gücü maliyetleri sektörü nasıl etkiliyor?
Ömer Faruk Aktaş: Türkiye’de son yıllarda işçilik maliyetlerindeki aşırı artış olmasına rağmen alım gücü noktasında çalışanları tam anlamıyla memnun etmediği için hem bizim nitelikli iş gücümüzü farklı ülkelerde çalışma arayışına iterken aynı zamanda yurt dışında faaliyet gösteren şirketlerimizin de rekabet gücünü sekteye uğratmış durumdadır. Çünkü yerel firmalarla rekabet ederken buradan götürmüş olduğunuz her bir nitelikli iş gücüne yüksek miktarlarda ücret öderken maliyetlerinizi dengede tutmanız gerekiyor hem de rekabet edebilmeniz gerekiyor. Bu da oldukça zor bir durum.
Sürdürülebilirlik, Dayanıklılık ve Maliyet
İnşaat Hesabı Dergisi: Cephe sistemlerinde sürdürülebilir ve çevre dostu malzemeler kullanmak maliyeti nasıl etkiliyor? Uzun vadede yatırımcıya nasıl bir kazanç sağlıyor?
Ömer Faruk Aktaş: İnsanlık olarak gelecek nesillere yaşanabilir bir Dünya bırakmak için bugün yapmamız gereken en önemli şey çevreci malzemeler kullanmaktır. Etkisini yıllar sonra göreceğimiz için “bize ne” diyen bir anlayışta olmamamız gerekiyor. Dünya üzerinde tüm devletler ve uluslararası çatı kuruluşlar bu hususla ilgili ciddi yol haritası oluşturmuş durumdalar. Ülkemizde üretimin en başından en son sürecine kadar geri dönüşümden elde edilmiş ve yeşil sertifikaya sahip ürünlerin kullanılması için çaba gösteriliyor. İşverenler binalarının LEED sertifikası alabilmesi için tüm ürün seçimlerinde çevreci malzeme kullanılmasını talep ediyor. Hali hazırda sertifikasız ürünlere göre bir miktar maliyetli olsa da gelecek nesillere güzel bir miras bırakma adına bu tür ürünlerin kullanılması önem arz etmektedir.
İnşaat Hesabı Dergisi: Hava koşullarına dayanıklı ve uzun ömürlü cephe sistemleri seçmek, ilk yatırım maliyetini artırsa da bakım maliyetlerini düşürür mü?
Ömer Faruk Aktaş: Elbette, değişen iklim koşulları göz önünde bulundurulduğunda tüm dünyada ekstrem hava koşulları söz konusu olabiliyor. Buna bağlı olarak sistemler dizayn edilirken hem rüzgâr yükleri, hem ısı hesapları hem de diğer hesaplar yapılırken azami kriterler baz alınarak bir dizayn yapılıyor. Bu da haliyle maliyetleri artırsa da uzun yıllar binanızın sağlam ve işlevini yerine getiren bir durumda kalmasını sağlıyor.
İnşaat Hesabı Dergisi: Türkiye’de yenilikçi ve ekonomik cephe sistemleri üzerine yapılan çalışmalar hakkında ne düşünüyorsunuz? Yeni teknolojiler cephe sektöründe maliyetleri nasıl etkiliyor?
Ömer Faruk Aktaş: Teknoloji geliştikçe yeni malzemeler ön plana çıkıyor. Mesela bir örnek vermek gerekirse Türkiye’nin ilk 500 firmasından biri olan Kale Grubu, 1999 Yalova depreminden sonra binaların yükünü en aza indirecek bir kaplama malzemesi için çalışmaya başlamış ve Sinterflex olarak adlandırdığımız 3 mm. kalınlığında seramik esaslı malzemeyi geliştirmiştir. Ortalama olarak 3’te 1 oranında bina dış kabuğundaki kaplama yükünü hafifletmiştir. Bu ve benzeri örnekler hâlen geliştirilmeye devam etmektedir. Maliyetler başlangıç aşamasında yüksek olsa da uzun vadede üretimin yaygınlaşması ve teknolojinin artmasıyla birlikte üretim süreçlerinde ekonomi oluşturduktan sonra maliyetler ortalama düzeylere gelecektir.
İnşaat Hesabı Dergisi: Cephe sektöründe en çok maliyet artıran yanlış uygulamalar nelerdir? Yatırımcılar ve müteahhitler hangi hatalara düşüyor?
Ömer Faruk Aktaş: Yatırımcılar ve işverenler bütçe kısıtları sebebiyle en kaliteli işi en uygun fiyata yaptırmak üzerine yoğun şekilde çalışıyor. Buna göre muadil olabilecek ürün ve uygulamaları araştırıp bu işi yaptırabilecekleri en düşük teklifi veren firmayla çalışmayı arzu ediyorlar. İşin doğası gereği eğer bu alanda ihtisas sahibi değilseniz ve piyasa koşullarına göre size çok daha uygun bir fiyat sunuluyorsa talep ettiğiniz işin sizi ne derece memnun ettiğini düşünmeniz gerekiyor. Sadece cephe işlerinde değil, tüm satın alma ve tedarik süreçlerinde geçerli olan bir durum. Maalesef sektörümüzdeki bazı olumsuz örnekler “işi bir şekilde alalım sonrasına bakarız” mantığıyla hareket ettiklerinden, işverene şeffaf şekilde süreci aktarmamaları sebebiyle işverenin işin başında planladığı bütçeden çok daha fazlasını sarf ederek işini bitirmesine sebep oluyor. Eğer kurumsal bir alıcı değilseniz, devamlı olarak bu tür işler yapmıyorsanız mutlaka bir danışmanlık süreciyle işlerinizi yaptırmanızı tavsiye ederim.
İnşaat Hesabı Dergisi: Son olarak, yeni bina yapacak yatırımcılar veya müteahhitler cephe maliyetlerini optimize etmek için nelere dikkat etmeliler? Daha ekonomik ve kaliteli cephe çözümleri için tavsiyeleriniz nelerdir?
Ömer Faruk Aktaş: Her işte olduğu gibi cephe işlerinin de kendi içinde bir rayici var. Bizim tavsiyemiz doğru işi doğru firmayla yapmak yönündedir. Artık günümüz koşullarında fiyat tekliflerinde her kalem ayrı ayrı fiyatlandırılıyor. Malzeme, işçilik, genel gider ve kâr ayrı ayrı müşteriye sunulmuş oluyor. Ortalama 3-4 firmadan teklif alındığında çok ekstrem bir fark olmadığı durumlarda işin rayiç bedeli ortaya konmuş oluyor. Tabii bu ortalama değeri yakalamak için işin başında daha önce belirttiğimiz gibi bir danışman veya güvenilir bir firma tarafından hazırlanmış teknik şartname ortaya konması gerekiyor. Tüm firmaların da bu teknik şartnameye göre malzeme niteliklerini ve fiyatlarını belirtmesi gerekiyor. Yoksa arada ciddi fiyat farkları oluşabiliyor. Ekonomik olarak düşünüldüğünde yaptırdığınız bir işi eğer bir kere yaptırıyorsanız ve olumsuz geri dönüş almıyorsanız en ekonomik iş esasında budur. Nihayetinde bir işi yaptırdıktan sonra defaatle farklı farklı problemlerle karşılaşıp karşınızda bir muhatap bulamıyorsanız işte en pahalı iş maalesef budur.
Ben tekrardan derginizin okuyucularını saygıyla selamlar, hayırlı bereketli kazançlar dilerim.
İnşaat Hesabı Dergisi: Biz teşekkür ederiz, iş hayatınızda kolaylıklar dileriz.